Erzurum Ve Sivas Kongreleri: Kararlar Ve Değişiklikler

by Admin 55 views
Erzurum ve Sivas Kongreleri: Kararlar ve Değişiklikler

Hey millet! Bugün sizlerle Türk tarihindeki çok önemli iki olayı, Erzurum Kongresi ve Sivas Kongresi'ni konuşacağız. Bu iki kongre, milli mücadelemizin şekillenmesinde adeta birer dönüm noktası. Hani derler ya, "bir taşla iki kuş vurmak" diye, işte bu kongreler de milli mücadelenin temelini atarken, ilerideki adımlar için de sağlam bir zemin hazırladı. Özellikle Erzurum Kongresi'nde alınan tüm kararların Sivas Kongresi'nde de kabul edilmesi ama küçük değişikliklerle, bu sürecin ne kadar dinamik ve akılcı ilerlediğini gösteriyor. Gelin, bu tarihi yolculuğa birlikte çıkalım ve bu kongrelerin neden bu kadar önemli olduğunu, kararlarının nasıl birleştiğini ve aradaki o küçük ama anlamlı değişikliklerin neler olduğunu detaylıca inceleyelim.

Erzurum Kongresi: Milli Mücadelenin İlk Adımları

Arkadaşlar, Erzurum Kongresi, aslında tam olarak tüm yurttan delegelerin katıldığı bir kongre değildi. Daha çok Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin girişimiyle toplanan ve bölgedeki milli direnişi organize etmeyi amaçlayan bir oluşumdu. Ama gelin görün ki, aldığı kararlarla tüm ülkeyi etkileyecek bir güç ortaya koydu. Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar, vatanın bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını her şeyin üstünde tutan bir anlayışın ürünüydü. Bu kararlar arasında en dikkat çekici olanlardan biri, milli sınırlar içinde vatan bir bütün bölünemezdir ilkesiydi. Bu, o dönemde işgal altındaki Anadolu topraklarının parçalanmasına asla izin verilmeyeceğinin net bir ilanıydı. Bir diğer önemli karar ise, Manda ve himaye kabul olunamaz idi. İşte bu, tam bağımsızlık yolunda atılmış en cesur adımlardan biriydi. Düşünün ki, büyük devletlerin desteğini aramak yerine, kendi gücümüze dayanarak yaşayacağımızın ilanıydı bu. Ayrıca, Mebusan Meclisi'nin derhal toplanması ve hükümet işlerine el koyması da kararlar arasındaydı. Bu, halkın iradesinin yönetime yansıması demekti. Kongre, azınlıklara siyasi haklarımızı sınırlayacak hiçbir hak verilemeyeceğini de vurguluyordu. Kısacası, Erzurum Kongresi, milli egemenliği ve tam bağımsızlığı temel alan bir manifestoydu. Bu kararlar, Türk milletinin kendi kaderini kendi ellerine alma iradesinin bir göstergesiydi ve ilerideki Sivas Kongresi için de sağlam bir temel oluşturdu. Bu kongre, aslında milli mücadele ruhunun ilk kıvılcımlarını ateşlemişti ve tüm yurtta yankı bulmaya başlamıştı.

Erzurum Kongresi'nin Temel Kararları ve Önemi

Değerli arkadaşlar, Erzurum Kongresi'nin kararları gerçekten de üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken cinsten. Bu kongrede alınan kararlar, sadece bölgesel bir direnişin ötesine geçerek, tüm ulusun kaderini etkileyecek bir nitelik taşımaktaydı. Milli sınırlar içinde vatan bir bütün, bölünemezdir ilkesi, o dönemde parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya olan Anadolu toprakları için hayati bir öneme sahipti. Bu madde, vatanın tapusu niteliğindeydi ve hiçbir gücün bu toprakları bölemeyeceğini ilan ediyordu. Düşünsenize, işgal altındayken bile bu denli net bir duruş sergilemek, milletin azmini ve kararlılığını gösteriyordu. Ardından gelen Manda ve himaye kabul olunamaz kararı ise, Türk milletinin kendi bağımsızlığından asla taviz vermeyeceğini, hiçbir yabancı gücün egemenliği altına girmeyeceğini ilan ediyordu. Bu, o dönemin zorlu koşullarında oldukça radikal bir çıkıştı ve tam bağımsızlık ruhunu en üst düzeyde yansıtıyordu. İtilaf Devletleri'nin ve Osmanlı yönetimi içindeki bazı kesimlerin umduğu gibi, bir himaye devleti kurma hayallerini kesin bir dille reddediyordu. Ayrıca, Milli Meclis'in derhal toplanması talebi, halk egemenliğinin sağlanması açısından büyük önem taşıyordu. Meclis'in toplanmasıyla birlikte, halkın iradesinin yönetime doğrudan yansıması hedefleniyordu. Bu, demokratikleşme yolunda atılmış önemli bir adımdı. Son olarak, azınlıklara yönelik haklar konusunda, komşu ülkelerdeki Müslüman Türklere tanınan haklardan fazlasının verilemeyeceği kararı da, milli birlik ve beraberliğin korunması açısından stratejik bir öneme sahipti. Bu, hem içteki ayrılıkçı emelleri engellemeyi hem de dışarıdaki Türklerin haklarını güvence altına almayı amaçlıyordu. Erzurum Kongresi'nin bu kararları, adeta bir milli kurtuluş reçetesiydi ve ilerideki mücadeleler için ilham kaynağı oldu. Bu kararların ne kadar ileri görüşlü olduğunu, Sivas Kongresi'nde de büyük ölçüde kabul görmesinden de anlayabiliyoruz. Bu kongre, milli mücadelenin başlangıç noktası olarak tarihe geçmiştir ve Türk milletinin bağımsızlık ateşini tüm yurtta yakmıştır.

Sivas Kongresi: Milli Mücadelenin Tek Çatı Altında Birleşmesi

Evet arkadaşlar, Erzurum Kongresi'nin heyecanı ve kararlarıyla yetinmedik. Milli mücadeleyi daha geniş bir tabana yaymak, tüm yurdu kucaklamak ve farklı cemiyetleri tek bir çatı altında toplamak için Sivas'ta daha kapsamlı bir kongre toplandı. İşte bu noktada, Erzurum Kongresi'nde alınan tüm kararların Sivas Kongresi'nde de kabul edilmesi ama bazı ufak tefek değişikliklerle, sürecin ne kadar akılcı ilerlediğini gösteriyor. Sivas Kongresi, Erzurum'daki kararları aynen benimseyerek milli mücadelenin birlik ve beraberliğini pekiştirdi. Ancak, bu sefer tüm yurttan daha fazla delege katıldığı için, bazı konularda daha geniş bir uzlaşma sağlandı. En önemli değişikliklerden biri, manda ve himaye konusundaki kesin tavrın biraz daha yumuşatılması değildi, tam tersine daha da netleştirilmesiydi. Erzurum'da "kabul olunamaz" denilen bu ilke, Sivas'ta da aynı sertlikle korundu ve bu konuda hiçbir taviz verilmeyeceği bir kez daha vurgulandı. Bir diğer önemli adım ise, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulmasıydı. Bu, Erzurum'daki bölgesel cemiyetlerin birleşerek daha güçlü bir ulusal örgütlenme yoluna gittiğini gösteriyordu. Bu cemiyet, milli mücadelenin ana omurgası haline gelecekti. Sivas Kongresi aynı zamanda, Temsil Heyeti'nin yetkilerini genişleterek tüm yurdu temsil edecek bir konuma getirdi. Bu, milli gücün merkezi hale gelmesini sağladı. Sivas Kongresi'nin en can alıcı kararlarından biri de, İstanbul Hükümeti'nin tam bir işbirlikçi tavır sergilemesi üzerine, temsil heyetinin artık İstanbul Hükümeti ile hiçbir ilişkisi kalmadığını ve kendi başına hareket edeceğini ilan etmesiydi. Bu, milli mücadelenin fiili olarak bağımsız bir devlet yapılanmasına doğru gittiğinin bir işaretiydi. Kısacası, Sivas Kongresi, Erzurum'un attığı temeller üzerine daha sağlam ve kapsamlı bir yapı inşa etti ve milli mücadeleyi tek bir bayrak, tek bir lider etrafında birleştirdi.

Sivas Kongresi'nin Erzurum'dan Farklılıkları ve Ortak Noktaları

Arkadaşlar, Sivas Kongresi'ne baktığımızda, Erzurum Kongresi'nin kararlarını büyük ölçüde sahiplendiğini görüyoruz. Bu, milli mücadelenin ortak bir akıl ve hedef doğrultusunda ilerlediğinin en güzel kanıtı. Erzurum Kongresi'nde alınan tüm kararların Sivas Kongresi'nde de kabul edilmesi, bu sürecin ne kadar tutarlı olduğunu gösteriyor. Ancak, Sivas Kongresi'nin coğrafi olarak daha geniş bir katılımı sağlaması ve temsil ettiği kitleyi artırması, bazı konularda daha ince ayarlar yapılmasını gerektirmiş. Örneğin, manda ve himaye konusundaki tavrın Erzurum'daki netliğinin Sivas'ta da korunması, tam bağımsızlık ilkesinin ne kadar kutsal görüldüğünü bir kez daha ortaya koyuyor. Bu konuda hiçbir tereddüt yaşanmadı ve bu ilke, milli mücadelenin kırmızı çizgisi olarak belirlendi. Bir diğer önemli nokta ise, Erzurum'da bölgesel olarak kurulan cemiyetlerin Sivas'ta Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında tek bir çatı altında birleştirilmesi. Bu, milli mücadelenin artık bölgesel bir direniş olmaktan çıkıp, ulusal bir harekete dönüştüğünü gösteriyor. Bu birleşme, daha güçlü bir organizasyon, daha etkili bir propaganda ve daha organize bir askeri harekat potansiyeli anlamına geliyordu. Ayrıca, Erzurum Kongresi'nde oluşturulan Temsil Heyeti, Sivas Kongresi'nde tüm yurdu temsil edecek şekilde genişletildi. Bu, Temsil Heyeti'nin artık sadece Doğu Anadolu'nun değil, tüm Anadolu'nun yasal temsilcisi haline geldiğini gösteriyordu. Bu durum, ileride kurulacak olan yeni Türk devletinin çekirdeğini oluşturuyordu. Sivas Kongresi'nin bir diğer önemli çıktısı ise, İstanbul Hükümeti ile ilişkilerin tamamen kesilmesi kararıydı. Erzurum'da bu kadar sert bir tavır olmasa da, Sivas'ta İstanbul Hükümeti'nin Anadolu'daki milli direnişi baltalamaya yönelik tavırları nedeniyle, Temsil Heyeti'nin hükümetle olan tüm bağlarını koparması kaçınılmaz hale gelmişti. Bu karar, milli mücadelenin artık kendi siyasi ve idari otoritesini kurma yolunda attığı en önemli adımlardan biriydi. Sonuç olarak, Sivas Kongresi, Erzurum Kongresi'nin kararlarını temel alarak, milli mücadeleyi daha geniş bir platformda birleştirmiş, ulusal bir kimlik kazandırmış ve bağımsızlık yolundaki kararlılığı en üst düzeye çıkarmıştır.

Kararların Kabulü ve Küçük Değişikliklerin Anlamı

Değerli arkadaşlar, şimdi gelelim işin en can alıcı noktasına: Erzurum Kongresi'nde alınan tüm kararların Sivas Kongresi'nde de kabul edilmesi, fakat küçük değişikliklerle. Bu durum, Türk milletinin ne kadar akılcı ve pragmatik bir şekilde hareket ettiğini gösteriyor. Erzurum Kongresi, milli mücadelenin temel prensiplerini belirleyen bir manifestoydu. Bu prensipler, vatanın bölünmez bütünlüğü, tam bağımsızlık ve milli egemenlik gibi vazgeçilmez unsurlardı. Sivas Kongresi'ne gelindiğinde ise, bu temel prensipler aynen benimsendi. Çünkü bu ilkeler, milli mücadelenin omurgasını oluşturuyordu ve bu omurgada bir değişiklik yapmak, mücadelenin kendisini tehlikeye atmak demekti. Ancak, Sivas Kongresi'ne daha geniş bir delegasyonun katılması ve daha farklı görüşlerin temsil edilmesi, bazı konularda daha detaylı düzenlemeler yapılmasını gerektirdi. Mesela, manda ve himaye konusundaki tavır, Erzurum'da "kabul olunamaz" şeklinde ortaya konmuşken, Sivas'ta bu konudaki hassasiyet daha da belirginleştirildi ve bu konuda hiçbir koşulda taviz verilmeyeceği vurgulandı. Bu küçük ama anlamlı bir güçlendirmeydi. Benzer şekilde, Temsil Heyeti'nin yetkileri ve yapısı konusunda da bazı düzenlemeler yapıldı. Erzurum'da sadece Doğu Anadolu'yu temsil eden Temsil Heyeti, Sivas'ta tüm yurdu temsil edecek bir konuma getirildi. Bu, milli mücadelenin merkezi otoritesini güçlendiren önemli bir adımdı. Bu değişiklikler, kongrelerin birbirini takip eden ve birbirini tamamlayan bir süreç olduğunu gösteriyor. Erzurum'daki kararlar, milli mücadelenin ruhunu ve temel ilkelerini ortaya koyarken, Sivas'taki değişiklikler ise bu ilkelerin daha geniş bir coğrafyada ve daha fazla insan tarafından kabul görmesini sağlayacak şekilde güncellenmesiydi. Bu, milli mücadelenin ne kadar esnek ve dinamik bir yapıya sahip olduğunu da kanıtlıyor. Kısacası, bu küçük değişiklikler, milli mücadelenin daha güçlü, daha organize ve daha kapsayıcı bir hale gelmesini sağlamıştır.

Milli Birlik ve Bağımsızlık Yolunda Atılan Adımlar

Arkadaşlar, bu iki kongrenin kararlarının birbirini takip etmesi ve Sivas'ta bazı küçük ama önemli değişikliklerle yeniden teyit edilmesi, aslında Türk milletinin milli birlik ve bağımsızlık yolunda ne kadar kararlı ve bilinçli adımlar attığının en somut göstergesidir. Erzurum Kongresi'nde belirlenen temel ilkeler, vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı gibi vazgeçilmez unsurlardı. Bu ilkeler, adeta milli mücadelenin kutsal emanetleriydi. Sivas Kongresi'nde bu emanetlere sahip çıkılarak, Erzurum Kongresi'nde alınan tüm kararların Sivas Kongresi'nde de kabul edilmesi sağlandı. Bu, milli mücadelenin ruhunun ve amacının birliğinin korunması anlamına geliyordu. Ancak, Sivas'a katılan daha geniş bir delege kitlesi ve değişen siyasi koşullar, bu kararların uygulanması ve genişletilmesi konusunda bazı ince ayarlar yapılmasını gerektirdi. Örneğin, manda ve himaye konusundaki kesin tavrın daha da güçlendirilmesi, tam bağımsızlık idealinin ne kadar vazgeçilmez olduğunun bir göstergesiydi. Sivas'ta bu konudaki kararlılık, İtilaf Devletleri'ne verilmiş net bir mesajdı: Türk milleti boyunduruk altına girmeyecektir. Bir diğer önemli gelişme ise, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulması ve Temsil Heyeti'nin tüm yurdu temsil edecek şekilde genişletilmesiydi. Bu, milli mücadelenin artık bölgesel bir hareket olmaktan çıkıp, ulusal bir direnişe dönüştüğünü, kendi otoritesini kurmaya başladığını gösteriyordu. Bu adımlar, milli mücadelenin sadece bir direniş değil, aynı zamanda yeni bir devletin temellerinin atıldığı bir süreç olduğunu da ortaya koyuyordu. Bu küçük görünen değişiklikler, aslında milli mücadelenin stratejik derinliğini ve ileriye dönük planlarını yansıtıyordu. Bu sayede, milli mücadele, hem içte birliği sağlamış hem de dışarıda ciddi bir siyasi ve askeri güç haline gelmiştir. Sonuç olarak, Erzurum ve Sivas kongreleri, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik yolunda attığı en sağlam ve en anlamlı adımlar olarak tarihe geçmiştir.

Sonuç: Milli Mücadelenin Başarılı Yol Haritası

Arkadaşlar, gördüğünüz gibi, Erzurum Kongresi'nde alınan tüm kararların Sivas Kongresi'nde de kabul edilmesi, fakat küçük değişikliklerle ilerlemesi, milli mücadele tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu süreç, Türk milletinin kendi kaderini tayin etme konusundaki azmini, birlik ve beraberlik ruhunu ve akılcı stratejilerini gözler önüne sermektedir. Erzurum Kongresi, milli mücadelenin temel ilkelerini belirleyen bir manifesto niteliğindeydi. Vatanın bölünmez bütünlüğü, tam bağımsızlık ve milli egemenlik gibi temel esaslar bu kongrede ilan edildi. Sivas Kongresi ise, bu ilkeleri tüm yurda yayarak, milli mücadeleyi tek bir çatı altında birleştirdi. Kongreye katılan daha geniş bir delegasyon ve değişen siyasi koşullar, bazı konularda daha detaylı düzenlemelerin yapılmasını gerektirdi. Bu küçük değişiklikler, milli mücadelenin daha güçlü, daha organize ve daha kapsayıcı bir hale gelmesini sağladı. Manda ve himaye konusundaki kesin tavrın daha da güçlendirilmesi, Temsil Heyeti'nin yetkilerinin genişletilmesi ve Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin kurulması gibi adımlar, milli mücadelenin sadece bir direniş değil, aynı zamanda yeni bir devletin temellerinin atıldığı bir süreç olduğunu kanıtlamıştır. Bu kongreler sayesinde, Türk milleti, işgal altındaki zorlu koşullara rağmen, kendi gücüne inanarak ve birlik olarak bağımsızlık mücadelesini başarıyla yürütmüştür. Kısacası, Erzurum ve Sivas kongreleri, milli mücadelenin en başarılı yol haritalarından birini çizmiş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolu aydınlatmıştır. Unutmayalım ki, bu kongrelerde alınan kararlar, bugün dahi bize yol göstermeye devam etmektedir. Yaşasın tam bağımsızlık!